Uzak dur benden!

213

 

“Sakın yadsıma,
kimi zaman uyandığında,
isterdin sığınmayı yeniden
kollarıma,

…”

 

 

silik sakin umursanmaz bi saksı çiçeğiyim
ben bunaldım, çok sıkıldım bu topraktan
çiçek vermem mümkün değil; koklayanım yok
kime güzelleneyim ki, kime süsleneyim
bi parça su içtiydim a olmasa da olurdu
çiçekliği de geçtim kaktüse evrildi içerim
‘susuz da yaşanır’ diye kendime telkindeyim

hangi yaprağımı kaldıracam da kafa tutacam
tepemde esen bu şeytanın fısıltısı rüzgara
hangi derman yerden kaldırır ki düşmüş yüzümü
kendimden bile sakladığım özümü; yaralı gözümü
hangi yumuşak el okşar ki önemsiz bedenimi
çiçeğim alt tarafı- hemi de öölesine bi saksı çiçeği
asla bozmayacaktır sahibim olan kişi arsız geleneğini
kendi yalnızlığında ancak, beni hatırlayacağı gerçeğini
soluşum, bitişim, yok oluşum yakındır burası besbelli
tekrarlıyorum sürekli bunu ki, köküm buraya alışmasın
çiçeğim gerçi; barışmalı bununla, değişmez bundan kelli
vardır bunun da bi uğursuz hikmeti
sen gene de iyisi mi git, bi uzak dur nolur
koklama beni valla bi uzak dur
vebadır yüreğim sana bulaşmasın

korkarak çekilir inlerine bu kepaze şehrin sesleri
gece o yüzden güzeldir; durur leş gibi kokan nefesleri
canın sıkkın görüyorum; bugün de unuttun suyumu
olsun sen güzel uyu, tatlı rüyalar gör, huzura er
ben bi şekil sürdürürüm bu uzaktan sevme huyumu
alıştım artık, uzun zaman oldu; upuzun bi zaman hem de
yok artık ne bi günün, ne de gecenin bi diğerinden önemi
her dakkam aynı, her satır bi diğerinin tekrarı
her dakkam aynı, her satır… bak gene !

saksı çiçeğiyim felan ama var benim de ateşim; tersim
efendiliğim tabiatımdan yoksa var benim de pisleşesim
şaka yapıyom şaka sen bakma bana
– hoş bakmıyon ya; takma kafanı her boka
bazen unutuyorum çiçekliğimi kaldırıyorum rafa
yapmamam gerektiği halde koyuyorum bi kenara
ama insanlar aynı sağolsunlar hatırlatıyorlar an be an
“saksıdasın” diyolar, “kal orda, direnme daha fazla, sus!
“haddini bil; sana biçilen o küçük rolü büyütmeden oyna”
susuyorum bir kez daha, bi kere daha kabulleniyorum
susuyorum bir kez daha; hem de çok feci susuyorum
anla artık be öte şehrin garibesi, kuruyorum lan ölüyorum
çiçeğim lan ben su ver; şerefsiz, su ver susuyorum
tekrarlamalıyım sürekli ki, cesedim buraya yakışmasın
çiçeğim gerçi; barışmalı bununla, değişmez bundan kelli
vardır bunun da bi uğursuz hikmeti
sen gene de iyisi mi yaklaşma, bi uzak dur olur mu
dokunma bana valla -senin iyiliğin için – bi uzak dur
dikenim kendime battı çok feci kanıyorum
ben yaralıyım uzak kal yalvarırım noolur
kanım sana bulaşmasın

 

 

2027 / Asgardia

 

 

İlgili yazılar

Omerta

“Birine alışırsın, hatta ondan hoşlanmaya başlarsın ve o gider.Sonunda herkes gidiyor. Ama en kötüsü; O 'biri'nin kendin olması." çalsın artık…

4.44

"4:20'yi kaçırırsanız, 4:22'ye kadar bekleyin. Çünkü 4:22 de 4:20'dir." saat 4.44 cinlendim, uyku şimdi çok uzakkalem, defter, gece, şarkımız, kahve,…

Boktan bir otel odasında

“Yalnız, mahkûm, terkedilmiş, ölecek olanlar gibi bir başına, bir lüksü, yücelik dolu bir yalnızlığı vardı; bağlı olanın asla bilemeyeceği bir…

Sıla yorgunluğu

"Yorgun; hiçlikten bıkmış, her şeyden bıkmış, dünyanın taşımayı asla seçmediği ağırlığından bıkmış." ― F. Scott Fitzgerald * Yoruldum; biraz da perişanım…